15 Aralık 2010 Çarşamba

Umut, umulmadık sevdalara açılan bir yelkendir...

Umuttur bizi ayakta tutan, bütün zorluklara göğüs germemiz için destek olan. Bir uçurumun kenarındaysak; bir sestir, bir nefestir, bir nar ağacının dalıdır misal. Umut, ummaktır hayattan bir şeyler sözcükler fısıldanırken kulağına, işitmektir...

***

Hiç umudunuzu yitirdiğiniz anlar oldu mu? Ya da bir uçurumun kenarında son kez baktınız mı sevdiğinizin gözlerine buğulu camların ardından. Henüz doğmamış bir çocuğun kalbine dokunmak ise annelik duygusu, baba olmak çocuğunu ilk defa avuçlarının içinde hissetmek ise; sevgiliye duyulan hasret de ondan öte bir şeydir. Umulmadık sevdalara rüzgarsız bir vakitte yelken açmaktır. "Sen olma faslındayım" sözü o olmaktır; tek bedende varolmaktır aslında. Süreçtir ummak, umudu canlı tutabilmek. Canlılık, acı ister. Sevdiğinin yüreğine dokunmaksa  bir kuş tüyü kadar hafif olmayı. Umut, sevgiliye duyulan hasrettir. Hasret, uzağı yakın kılar. Ufak bir meltem nasıl söndürüyorsa bir mumu, yakınlık da öldürür sevgiyi. Sevgi acı demektir. Acıdan kastım, narın çekirdeği kadar. Nar'ın mayhoşluğu nasıl bir tat bırakıyorsa belleğimizde, mutlu bir yaşam sürmek de anlamsızlaşıyor. Anlamsızlaşıyor, zira; mutluluğun ne resmini yapabildim şimdiye dek, ne de soyuttan somuta geçirebildim yazıda. Mutluluk, zamanı unutmak demek mi sevdiğin insanla, yoksa unutmak mı sevdiğini zamanın aynasında…

***

Umut ummaktır hayattan bir şeyleri, sevgiliye duyulan hasrettir. Bir sestir, bir nefestir. Var ise tutunacağı dalı insanın, mutlak bir acıdır tohumu. Acı, ummaktır hayattan umudu. Umulmadık sevdalara yelken açmaktır.

Hiç yorum yok: