31 Mart 2011 Perşembe

İyiyim!..

İyi geliyor insana iyiyim demek. İyiyim diyorum. Ve şimdi daha iyiyim. Desem de -şu an- baldırına kurşun yediği halde koşan ve vücudunun salgıladığı adrenalinden acıyı hissetmeyen bir adamdan farkım yok, biliyorum; bir zaman sonra bacağımdan süzülen sıcaklığı hissedip baktığımda yarama, şoka girip bayılacağım.Uyandırma beni o zaman. Hepsi geçecek ve iyileşeceğim 'iyiyim' diyerek. İyiyim!..

17 Mart 2011 Perşembe

Uyu ey peri...

Bırakıp gidersen eğer
        Gözlerinde tek bir yaş olmadan
             -Ki imkanı yok bunun-
Kahkalarla güleceğim;
                  Sevinçten mi acıdan mı bu diye.
Bilemeyeceğim hiçbir zaman
        Senin nerede olduğunu,
Aşka dair türlü türlü atışmalar yaptığını
        Ve kimler ile aşık attığını
Öğrenemeyeceğim;
         Hissedeceğim sadece.
En iyi yaptığım şeye sığınacağım
         -Aslında boynuna sarılacağım-
Gönlümün film şeridinden geçenleri
         Oturup yazacağım
- Yalan-
         Kara deliklerinden hayatımın
Gelip geçenleri değil
        -Ne de gelecek olanlar ile olanları-
Biliyorum
         Yine seni yazacağım
-Bizi yazacağım anlayacağın-
         Çekilip odama alacağım kalemimi
Sana dair ne varsa
         -Bize dair-
Teker teker anlatacağım dünyaya
          Bilmeli seni en deli aşıklar
-Aşk denirse yaşadıklarına-
Platonikliğinde kendini kaybedenler
-Arada sıkışanlar-
          Evliler yaşlılar çocuklar
Onlar da senden bir şey anlamalılar
          Sevginin en saf halini sende bulmalılar
Kendilerine bir şey katıp sürmeliler çift tekerli hayatı.
          Şimdi
Korkuyorum artık sevmekten
         -Hiç sevememişken adam akıllı-
Benden değil senden dinlemeliler aşkı
         -Uzatamayacağım daha fazla-
Gidersen bu ikimiz için de iyi olacak kısaca
          Ben kıvranacağım sensizliğinde gecelerin
Sen umursamaz tavrınla devam edeceksin yoluna
          Havada nem olacak
Eylül'ü Ekim'e bağlayan bir sabah
          Gideceğiz buralardan.
Kasım'da bu topraklara kar yağacak
         -Henüz mevsimi bile değilken-
Aralık'ta durup kaybolacağız
Satırlardan beratımıza karar verilip
Sürüleceğiz bu diyardan.
         -Sancılar yine on gün sürecek-
Dizlerini çekip karnına
          Dönüp sağına uyumaya çalışırken, sen
Bitivereceğim başucunda, ben.
-Uyku ilacımla-
Saçlarını okşayıp yüzünden çekeceğim tellerini
Sen gözlerini kapamaya hazırlanırken
Alnından bir çiçek koparacağım
         -Avucuna bir serçe yuva kurmuş-
Sen dalarken bensizlik sokağına
         -Çıkıp gelemeyeceğimi bile bile-
Umut beslemek ne güzel
          Ne güzel sende yanmak o halinle.
-Senle olmak-
Uyanma sen ey sevgili
         -Uyu ey peri-
Biz buradayız ve gitmiyoruz bir yere şimdi.

8 Mart 2011 Salı

Kadınlar, Bizim Kadınlarımız...

-8 Mart Dünya Kadınlar Günü hatırına!-

Kadınları anlamak çok zor. Kadınlar Ne İster?' filminde bile ne istediklerini bilemiyoruz. Bir kere kendi içinde ikiliklere, ikilikler içinde dörtlüklere, dörtlükler içinde kara köklerine bölünüyorlar tek hücreli canlılar gibi. Sonra da amip gibi çoğalan düşünceleriyle rahatsız ediyorlar etraftaki varlıkları. Cinsiyet belirtmiyorum burada. Burada bizim için nefes alan varlıklar yeterlidir… Bunu da açımlamam gerekecek! Cinsel tercihlerimde herhangi bir değişiklik olmayıp heteroseksüel bir varlık olarak hayatımı daim ettirmekteyim. Bu yazıyı okuyanlar 'şuna bak, densiz. Yazı yazacak şey bulamamış, tutmuş ne yazıyor. Asıl sen amip gibi düşüncelerini yumurtluyorsun beynimize" diye fikir beyan edeceklerdir. Her görüş farklılıklarını kucaklayacak anaç bir yapım olduğundan yüksünmeyeceğimi belirtmek isterim. 
Bazı üniversitelerde Protokol ve Davranış dersleri veriyorlar. Çok önemli bir ders. 'Bu benim ilgi alanıma girmez' deyip birçok öğrenci bu dersi almaktan kaçınıyor. Mesela ben bu dersi alacaktım. Ama onun yerine 'Eleştiri Kuramı' diye entelektüel! bir ders aldım. Hakan hocamı da 'tikky tikky' selamlıyorum buradan tırnak içinde. Her dersin bir mahremiyeti olduğundan neler işlediğimizi sınıfta bırakıyorum… 
Bundan öte benim istediğim bir ders var ki çok mühim: 'Kadınları Çözümleme Yöntemleri.' Toplumbilimlerde Araştırma Yöntemleri var da bunun mikro boyutundaki kadını anlama ve araştırma yöntemi niye olmasın? Böyle bir ders müfredata (izlenceye) konulmalı. Onların tanımını yapacak, çözümleyecek ve ne istediklerine dair yöntemler belirleyecek bir ders. Çok şey mi istiyorum? Hadi ama dürüst olalım. Her kadın hoşlanıldığını, güzelliğinin farkında olunmasını ister. Asosyal varlıklar olarak bizler sanal ortamda muhabbetler, arkadaşlık sitelerinde anamızın kucağındaki sıcaklığı, yüz kitabında ebemizi arayaduralım, zeki olan varlıklar varsıllaşarak kösnülüğünden sıyrılıyor!.. (Kösnü=Şehvet, Varsıl=Zengin demektir Öztürkçe'de. Son bölümde açımlanacaktır) Mesela burada da bir ayrım söz konusu. Türkçe'ni özü tözü mü var? Konum ve yaş itibariyle belli mevkilerde bulunsaydım, inanın şu sözümü duvarlara asarlardı. Picasso'yu da asmadılar mı?.. Picasso kendi itiraf ediyor; "eserlerimi ne denli az anladılarsa bana o denli hayran oldular. Onlar tablolarımı değil, imzamı satın alıyorlar. Resimlerime anlam yükleyip sanat eseri ilan ediyorlar. Oysa ben geçimimi sağlamaya çalışıyorum." Elbette belli bir ayrıcalığı var. O biricik, biz de biricik varlığız. Yani bizden bir ikinci yok. Tekil varlıklarız. Konuyu dağıtmayalım, şurada kadın gibi güzel varlıklardan bahsederken. 
Kadınları 'anlamak istiyorum' artık. Ne istediklerini, bir bakışlarıyla anlatmalarını istiyorum.  Onun için aldatmanın tadına daha varamadan çekmelerini istemiyorum gözlerini gözlerimden. Yıllanmış bir ilişkisi olan bayanın 'bakış aldatması'yla sevenine ihanet etmesini kaldıramıyorum. Ve bunu bile bile 'kaçamak' diye adlandırılması da ayrı bir mide bulantısı. Konu uzayacak ama adama sorarlar 'hoşlanmak', 'aşk', 'sevgi', 'şehvet' nedir diye... Yanlış anlamayın 'kuramsal ve kavramsal aşk'tan yana değilim! Aşkın, yaprak üstündeki damla tanesi hafifliğinde olması taraftarıyım. Şimdi bu yazıyı okuyan çoğu erkek 'ben kadınları anlıyorum, sana anlatayım hemen' diye ahkâm kesecektir. Kadını anladım diyen kendini anlamsız kılar. Kadınlar anlamlanmama ve anlaşılamama üzerine kurulmuş bir sistemler bütünüdür. Ki zaten onları anlasaydık onları yazabilir miydik? Bana anlamsızlığımın anlamını anlatan ey tüm kadınlar; sizleri hep sevdim, seviyorum, seveceğim...