16 Haziran 2013 Pazar

Kuşların bizlere söyledikleri…

Kuşlar… Onlar hep umut olmuştur bize. Ne zaman görsek bir kuşu, hemen şairane bir havaya bürünür ve mutlaka bi’şeyler deriz. Hele hele penceremize balkonumuza yuvamıza yuva yapan kuşlara ayrı bir hassasiyet gösteririz. Farklı bir merhamet kaplar içimizi onlara dair. Ve hep söyleriz şu sözü; “kuşların da dili var. Bizlere kim bilir neler anlatıyor, aralarında neler neler konuşuyorlar…” 


Her kuş her cins ayrı bir iletişim aracıyla kendini ifade etmeye çalışıyor. Nebâtat ve hayvanâtın da aynı şekilde bir dili olduğunu düşünürüm. İlla ki bizlere bir şeyler diyorlar ve yaratıcısına onlar da şükrediyorlar. Ben hep  manevi bir yönü olduğunu ve mutlak kendilerince zikrettiklerini düşünürüm onların. Tabii ki aralarında başka şeyler söyledikleri de rivayet olunur. Bunun için kendi çapımca ufak bir araştırma yaptım. Kuşlar bizlere neler diyor, anlamasak da zikrettiği şeyler nedir, n’olabilir diye... Şöyle ki, bir kaynaktan alıntıladığım bilgi Süleyman aleyhisselam ile ilgiliydi. İmam-ı Begavi hazretleri, Kab-ül-Ahbar hazretlerinden naklederek, Süleyman aleyhisselamın bildirdiklerini şöyle ifade ediyor:

Bazı kuşlar öterken derler ki:

Tavus kuşu: Cezalandırdığın gibi cezalandırılırsın.

Hüdhüd: Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.

Göçeğen: Ey günahkârlar, Allahü teâlâdan af ve mağfiret isteyin!

Kaya kuşu: Her canlı ölecek, her yeni eskiyip çürüyecektir.

Kırlangıç: Ne yaparsanız, onu bulursunuz.

Güvercin: Yeri göğü mahlûkatla dolduran Rabbimi, noksan sıfatlardan tenzih ederim.

Kumru: Sübhâne Rabbiyyel-a’lâ.

Karga: Allahü teâlâ her şeyi helak edecektir.

Kustat kuşu: Susan, başına belâ ve musibet gelmesinden kurtulur.

Papağan: Düşüncesi dünya olan kimseye yazıklar olsun!

Doğan: Sübhâne Rabbî ve bihamdihî.





Sanırım bundan sonra bu kuşlara ve diğer kuşlara, “öterken acaba neyi zikrediyor” diye düşünürüz. Çözmeye çalışırız o “kuş dilini.” Tabii ki bu kuşların ötüşleri, konuşmaları, yalnız bu sözlere ve mânâlara mahsus olmasa gerektir. Zîrâ, Kur’an-ı Kerim’de Neml suresinde meâlen, karınca ve hüdhüd'ün konuşmalarının bildirilmesinden, ihtiyaca göre öterek ses çıkardıkları, konuştukları bildirilmektedir. Bizim derecelerimiz onların seslenişlerini tam manasıyla düşünmeye çözmeye elverişli olmasa da en azından “tefekkür müessesesi” için paha biçilmez bir fırsattır diye düşünüyorum. Bir an bile olsa "tefekkür" hepimize iyi gelecektir tabiata bakınca... Beni en çok etkileyen ve en çok sevdiğim kuş ötüşlerine gelince; Kırlangıç, Güvercin, Kumru ve Papağan… Peki ya sizinki hangisi?