13 Ağustos 2014 Çarşamba

Sağlık olsun TDK!..

Geçenlerde karha ile ilgili bir yazı okudum gazetede. Sağlık sayfasında o kadar çok bilgi vardı ki kazıma’nın nüfus artışını engelleyeceği söyleniyordu. Mide kanaması geçiren bir kişinin de kazurat’ı siyah olurmuş. Hemen bir hekime başvurmalıymış. Ayrıca ‘dobaz olursanız sakın kaşınmayın, doktora gidin’ diyordu bir uzman. Bir belirge geçirirsem hatrımda olsun bâri. Ya Paçavra Hastalığı’na tutulsam n’apacağız? Tanıtmalık olmadan da ilaç kullanamam ki ben. Ne alâka ise…  
***
Gecenin bir vakti açmışım televizyonu. Reklama denk geldim. Kılsızlaştırma’dan bahsediyordu; uygun bir fiyatla. Neden sonra aklıma geldi, kılkeser’im bitmiş. Uyuyakalmışım koltukta. Sabah erkenden uyandım, bakkala gittim. Kılkeser’imi aldım. Hem gitmişken kokugideren de alayım dedim. Hanım da evden çıkarken ‘kirgideren al’ diye tembih etmişti. Kalmamış evde de... Düzgüncü bir bayan ıtriyat reyonunda yüzyapım ile meşguldü. Garibime gitti. Yüzyapan bir kişi ne arar ki burada? Öyle durup dururken kafam çatlarcasına yarım baş ağrısı tuttu. Süregen bir belirge gerçi bu. Tepke olarak çökkünlük geçirdim dolayısıyla… Reyonda bunları düşünürken de üşümüşüm. Terletici’ye ihtiyaç duydum bi’an.
***
Eve geldiğimde televizyonu açtım. Yozlaşma’dan olacak hiçbir şey yoktu kanallarda. Bir belgesel vardı. Takıldım kaldım. Ölü açımı anlatılıyordu. Köprüleme-aşırtma geçiren kişilerin cesetleri vardı. Özellikle seçilmiş bunlar. Birisi de erdişi imiş! İki senede bir tambakım yaptırsaymış insan yaş dönümü geç olabilirmiş. Tambakım mühim! Bir de ölü açımı’nda bulaş savma işlemi önemliymiş. Tam bir özezer işi! Peklik oldum inanın izlerken.  
Neyse… Dün akşam işten çıktığımda hastaneye gittim. Kapanmasına on beş dakika vardı. Ararbulur’dan geçtim. Yayılgan bir halde daldım içeri. Âdeta yerel duyum yitimi olmuşçasına ayaklarım tutmuyordu. Hastaneleri oldum olası sevemedim zâti. Yarımca bebekler mi dersiniz, ışınetkin içeren ışıma aletleri mi… İvegen solunum yetmezliği çekenler, uyuşturum’dan uyuşa uyuşa çıkanlar, çöpteki şırıngalama’lar… Bir kızı da Âcil’e getirmişler; yelpik krizine tutulmuş yavrucak…
***
Sanırım gözlerimdeki akbasma yüzünden tüm bu yazdıklarım. Tutarık geçirir insan ve bir varsanım’dan öteye geçmeyecek düzeyde kalır cümlelerim…
***
Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından oluşturulan çalışma grubu, eczacılık terimlerine bulduğu karşılıklarla ilk Türkçe Eczacılık Sözlüğünü hazırladı. Yaklaşık 12 yılda hazırlanan ‘İlaç ve Eczacılık Terimleri Sözlüğü’nde, eczacılık terimlerine bulunan ilginç ve bir o kadar da garip karşılıkların yanı sıra halk diline yerleşen fakat bilimsel anlatımda yeri olmayan sözcüklere de yer verildi. TDK Başkanı, sözlüğün çalışma grubunda yer alan 11 öğretim üyesinin çabalarıyla hazırlandığını ve yaklaşık 12 yılda tamamlandığını söyledi. (!) 


Beni, yazarken peklik; sizi, okurken dobaz eden İşbu makale, TDK tarafından hazırlanan “Türkçe Eczacılık Sözlüğü” üzerine kaleme alınmıştır… Kalın siyah yazılı terimler, TDK’nın bulduğu karşılıklardır. Artık Türkçe çevirisi size kalmış dostlar...