Geçenlerde karha ile ilgili bir yazı okudum
gazetede. Sağlık sayfasında o kadar çok bilgi vardı ki kazıma’nın nüfus artışını engelleyeceği söyleniyordu. Mide kanaması
geçiren bir kişinin de kazurat’ı
siyah olurmuş. Hemen bir hekime başvurmalıymış. Ayrıca ‘dobaz olursanız sakın kaşınmayın, doktora gidin’ diyordu bir uzman.
Bir belirge geçirirsem hatrımda
olsun bâri. Ya Paçavra Hastalığı’na
tutulsam n’apacağız? Tanıtmalık olmadan
da ilaç kullanamam ki ben. Ne alâka ise…
***
Gecenin bir
vakti açmışım televizyonu. Reklama denk geldim. Kılsızlaştırma’dan bahsediyordu; uygun bir fiyatla. Neden sonra
aklıma geldi, kılkeser’im bitmiş. Uyuyakalmışım
koltukta. Sabah erkenden uyandım, bakkala gittim. Kılkeser’imi aldım. Hem gitmişken kokugideren de alayım dedim. Hanım da evden çıkarken ‘kirgideren al’ diye tembih etmişti. Kalmamış
evde de... Düzgüncü bir bayan ıtriyat reyonunda yüzyapım ile meşguldü. Garibime gitti. Yüzyapan bir kişi ne arar ki burada? Öyle durup dururken kafam
çatlarcasına yarım baş ağrısı tuttu.
Süregen bir belirge gerçi bu. Tepke olarak
çökkünlük geçirdim dolayısıyla… Reyonda
bunları düşünürken de üşümüşüm. Terletici’ye
ihtiyaç duydum bi’an.
***
Eve geldiğimde televizyonu
açtım. Yozlaşma’dan olacak hiçbir şey
yoktu kanallarda. Bir belgesel vardı. Takıldım kaldım. Ölü açımı anlatılıyordu. Köprüleme-aşırtma
geçiren kişilerin cesetleri vardı. Özellikle seçilmiş bunlar. Birisi de erdişi imiş! İki senede bir tambakım yaptırsaymış insan yaş dönümü geç olabilirmiş. Tambakım mühim! Bir de ölü açımı’nda bulaş savma işlemi önemliymiş. Tam bir özezer işi! Peklik oldum
inanın izlerken.
Neyse… Dün akşam
işten çıktığımda hastaneye gittim. Kapanmasına on beş dakika vardı. Ararbulur’dan geçtim. Yayılgan bir halde daldım içeri. Âdeta yerel duyum yitimi olmuşçasına
ayaklarım tutmuyordu. Hastaneleri oldum olası sevemedim zâti. Yarımca bebekler mi dersiniz, ışınetkin içeren ışıma aletleri mi… İvegen
solunum yetmezliği çekenler, uyuşturum’dan
uyuşa uyuşa çıkanlar, çöpteki şırıngalama’lar…
Bir kızı da Âcil’e getirmişler; yelpik
krizine tutulmuş yavrucak…
***
Sanırım gözlerimdeki akbasma yüzünden tüm bu yazdıklarım. Tutarık geçirir insan ve bir varsanım’dan öteye geçmeyecek düzeyde
kalır cümlelerim…
***
Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından
oluşturulan çalışma grubu, eczacılık
terimlerine bulduğu karşılıklarla ilk Türkçe
Eczacılık Sözlüğünü hazırladı. Yaklaşık 12 yılda hazırlanan ‘İlaç ve
Eczacılık Terimleri Sözlüğü’nde, eczacılık terimlerine bulunan ilginç ve
bir o kadar da garip karşılıkların yanı sıra halk diline yerleşen fakat
bilimsel anlatımda yeri olmayan sözcüklere de yer verildi. TDK Başkanı, sözlüğün
çalışma grubunda yer alan 11 öğretim
üyesinin çabalarıyla hazırlandığını ve yaklaşık 12 yılda tamamlandığını söyledi. (!)
Beni, yazarken peklik; sizi, okurken dobaz eden İşbu makale, TDK tarafından hazırlanan
“Türkçe Eczacılık Sözlüğü” üzerine
kaleme alınmıştır… Kalın siyah yazılı terimler, TDK’nın bulduğu karşılıklardır.
Artık Türkçe çevirisi size kalmış dostlar...